1788'de
Danzig'de dogdu.
1793'ten 1797'ye degin babasiyla Hamburg'ta,
sonraki iki yil Paris'te yasadi. 1803'te Ingiltere'de yatili bir
okula yerlestirildi. Orada içtensizlikten, ikiyüzlülükten nefret
etmesini ögrendi. Iki yil sonra babasini hosnut etmek için
Hamburg'taki bir ticaretevine yazman olarak girdi. Fakat is
yasamindan nefret ediyor, gökçeyazinsal ve akademik bir yasamin
özlemini çekiyordu. Bu ise babasinin ölümünden sonra gerçeklesti.
Hamburg'taki
romantiklerin, özellikle Tieck, Novalis ve Hoffmann'in etkisinde
kalan Schopenhauer, Yunanistan'a hayranlik duymayi,
Hristiyanliktaki Ibrani ögeleri üzerine olumsuz düsünmeyi
ögrenmisti. Baska bir romantik, Frederich Schlegel, onun Hint
felsefesine hayranligini pekistirdi. 1809'da Göttingen
Üniversitesi'ne girdi. Orada Kant'a hayranlik duymasini ögrendi.
Iki yil sonra Berlin'e gitti. Daha çok bilimsel çalismalar yapti.
Fichte'nin derslerini dinledi; begenmedi. Özgürlük savasi ugruna
yapilan savasa kayitsiz kaldi.
1819'da
Berlin Üniversitesi'ne özel okutman oldu. Derslerini kasitli
olarak, tam Hegel'in ders verecegi saate denk getirdi. Hegel'in
dinleyicilerini kendine çekemediginden ders vermeyi birakti.
Sonunda Dresden'e çekilip yasli bir bekar gibi yasamaya koyuldu.
Sistemii
Schopenhauer'in sistemi, Kant
sisteminin uygulanmasidir. Kant, ahlak yasasinin incelenmesinin,
bizi görüngülerin gerisine götürecegini, duyu algisinin
veremeyecegi bilgiyi verecegini; ahlak yasasinin aslinda istemle
iliskili oldugunu savunmustu. Iyi insanla kötü insan arasindaki
ayrilik Kant için, kendi içinde seyler dünyasi ile görüntüler
görüngü dünyasindaki ayriliktir, ayni zamanda istemlere
iliskindir.
Buradan, istemlerin
görüntüler dünyasina degil, gerçek dünyaya (kendi içinde seyler
dünyasi) iliskin olmasi gerektigi sonucu çikar. Bir isteme
karsilik olan görünüs (fenomen) bir beden hareketidir.
Schopenhauer'da, bedenin, istemin gerçeklestigi bir görünüs
olmasinin nedeni budur. Görüngülerin
ardindaki istem, degisik sayida bir miktar istemden olusmaz.
Zaman ve uzay, sadece görüngülere iliskindir. Kendi içinde sey,
zaman ve uzay içinde degildir. Böylece istem, gerçek anlamda
tarihlenemez; ayri istem aktlarindan kurulu da olamaz. Çoklugun
nedeni olan, uzay ve zamandir.
Böylece
istemim bir ve zamansizdir. Dahasi, evrenin istemiyle özdes
tutulabilir. Benim ayriligim ( bireyselligim, evrenden ayriligim)
bir sanridan ibarettir, uzay zaman algimin öznel aygitindan
dogar. Gerçek olan genel-istemdir.
Istem, bütünüyle kötüdür, ya
da her oranda sonsuz acilarimizin kaynagidir.
Aci,
yasamin aslidir ve bilginin artisiyla artar. Ulasildiginda belli
bir hosnutluk verecek belli bir sonu yoktur istemin. Sonunda
hepimizi ölüm yense de, biz "olanakli ölçüde genis ve büyük bir
sabun köpügü gibi siseriz, sönecegimizi bile bile" ve bos
çabalarimizi sürdürürüz.
Mutluluk
diye bir sey yoktur. Yerine getirilmemis istek, aciya; yerine
getirildiginde de bikkinliga yol açar. Içgüdü, insanlari
çogalmaya zorlar, o da aci ve ölüm için yeni bir firsatin
dogmasi demektir. Ayibin, cinsel eylemle çagrisimi bundandir. Schopenhauer'in
"Arzu ve
Hayal Olarak Dünya" adli temel eseri, "Dünya, benim
hayalimdir" cümlesiyle baslar. Bununla insanlarin hayal
ettikleri nesenlerin somut gerçekler oldugu kastedilmez.
Schopenhauer, daha çok tüm gerçegin insanlarin hayal ettikleri
gerçekler biçiminde varolduklarini söylemek istemistir; nesneler
hayal edilmektedir.
Eger filozof bu düsüncelerini devam
ettirmeseydi, buna idealizm diyebilirdik. Ve dünya, insan
hayalindeki bir görüngü, bir rüyadan baska bir sey olmazdi.
Kendisi, görüngü kavrami üstinde düsünmeye devam edip görüngünün
arkasinda görünen bir seyin olmasi gerektigi kanaatine vardi.
Vücut hareketlerinin isteklerin harekete geçmesinden, vücudun
biçim ve organlarinin da insan arzusunun ifade tarzindan ortaya
çiktigini belirtir. Insan vücudunun bir istek oldugunu
düsünüyordu. Istek ise insanin en içsel varligiydi. Istek ayni
zamanda dogadaki varliklari çeken ve iten, harekete geçiren,
nesneleri ayirip birlestiren, cezbeden bir güçtü.
Her yerde bir istegin gücü egemendi. Dünya, kendi haliyle ve iç yapisi
itibariyle bir istekti. O, ortaya çikan bir somutlasan bir istek
olarak vardi. Hain olan kendi bilincimizdi.
Doga,
istegin yasamdaki görünümüydü ve istegin nesnellestirilmesinin
siralanisini olusturuyordu: Düsme istegi olan tastan, düsünme
istegi olan beyne kadar. Istek en alt basamakta "mekanik,
kimyasal, ve fiziksel neden" olarak, bitkide "cazibe", hayvanda
"görünür motif", insanda "soyut, düsünülen motif" biçiminde
ortaya çikiyordu. Schopenhauer,
felsefesini tek bir cümlede özetliyordu:
"Dünya, istegin
kendisini tanimasidir."
Schopenhauer'dan Aforizmalar
"Hayat, uykuya karsi
bir savastir. O, ölümün bir parçasidir. Uyanik oldugumuz zaman
dahi bize yari yariya hakimdir. Su kafalardan ne bekleyelim ki,
en akillilari bile her gece serseri rüyalarin at oynattigi
yerdir. Ve böyle bir halden fikir kurmaya kalkar."
"Dünya, iradeden
ibaret olunca bir istirap alemi olmaya mahkumdur. Çünkü irade
ihtirastir.
O, elin tutamayacagindan fazlasini tutmayi ister.
Ihtiras sinirsizdir, tatmin ise sinirli."
"Hayat, istirapla can
sikintisi arasinda bir danstir."
"Hayat bir derttir.
Çünkü, mahrumiyet ve istirap bize biraz sükun verdigi an can
sikintisi baslar."
"Her dramatik veya destani
eser, sadece mutluluk ugruna savasi anlatir. Fakat hiç bir zaman
mutlulugun kendisini anlatamaz. Bu eserler, kahramanlarini
binbir zorluk ve tehlike içinde hedefe götürüler. Ve hedefe
ulasinca hemen perdeyi indirirler. Çünkü kahraman ulastigi
parlak hedeften sonra umdugu mutlulugu bulamamis ve hali
eskisinden daha iyi olmamistir."
"Insan evlense de,
evlenmese de bahtsizdir. Tek olarak da, toplu olarak da
bedbahttir.
Birbirimiz isitmak için kirpiler gibi bir araya
toplaniriz. Fakat, çok fazla yanasirsak rahatimiz kaçar.
Büsbütün ayrilsak yine bedbaht oluruz."
"Aklimizin mesalesi
çevremizi ne derece aydinlatirsa aydinlatsin, ufkumuz daima koyu
karanlikla çevrili olacaktir."
"Aslinda, bizler
olmamasi gereken varliklariz. Onun için tükeniriz."
Kötümserlik Üstüne
Her seyi kötü
gören ya da kötülügü iyilige egemen sayma. Ruhbilim açisindan
bir ruh hastaligi olan kötümserlik, Alman düsünür
Schopenhauer'da felsefesel bir ögretidir. A. Schopenhauer'a göre
evren, birbirlerini sonsuz olarak yiyenlerin yeridir. Aci,
sevinçten çoktur. Var olmak, aci çekmek anlamini tasir.
Hiç dogmamis olmak, dogmus olmaktan çok daha iyidir. Olumlu mutluluk
sonsuz bir kuruntudur. Insan olsa olsa olumsuz bir mutluluga
erisebilir ki, bu da acilarin kisa sürelerle azalmasindan baska
bir sey degildir. Yüzyilimizin idealist ögretileri, insan usunun
gücüne inanmamakla, genellikle kötümser ögretilerdir.
Alanyazinda kötümserlik adi altinda toplanan düsünürlerden
bazilari: La Rochefoucault, Hegesias, Bertrand Russell.